AÇ OLARAK YATAĞA GİREN TÜKETİCİ SAYISI ARTARKEN, GIDA
GÜVENLİĞİ GERİYE GİDİYOR
SIFIR AÇLIK VE GÜVENLİ GIDAYA ULAŞMAK MÜMKÜN
Bugün 16 Ekim gıda günü; Birleşmiş Milletler Gıda ve
Tarım Örgütü’nün (FAO) Dünya Gıda Günü’nün bu yılki
temasını “2030’da #SıfırAçlık olan bir dünya mümkün”
olarak açıklamış ve açlık konusuna dikkat çekmiştir.
Ağustos ayından itibaren son zamlarla birlikte ülkemizde
yoksulluk sınırı ve açlık sınırında yaşayan tüketici
sayısı ikiye katlandı. Dört kişilik bir ailenin
sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması
gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı)
1.893,21 TL, Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut
(kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve
benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık
harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı)
6.166,81 TL, oldu. Türkiye’de yaşayan ailelerin yüzde
60’ından daha fazlası yoksulluk sınırının altında
yaşıyor. Aç olarak yatağa giren tüketici sayısı
artarken, gıda güvenliği geriye gidiyor.
Evrensel tüketici haklarından biri olan “Tüketicilerin
Temel İhtiyaçlarının Karşılanması Hakkı” Tüketicinin
yaşamsal hakkı olan ve hayatını devam ettirebilmesi için
gereken, beslenme, barınma, ısınma, aydınlanma, içecek,
ulaşım ve haberleşme gibi asgari ihtiyaçlarının
karşılanmasını ifade eder. Ancak ülkemizde açlık
sınırının altında çalışmak zorunda kalan tüketiciler
gittikçe yoksullaşmakta ve artan fiyatlar nedeniyle alım
gücü düşmekte sağlıklı beslenemediğinden, sağlık ve
güvenliği tehlikeye girmektedir.
Türkiye’de gıda maddelerindeki fiyat artışlarının hayali
bir aracılar stokçular lafına bağlanarak kamuoyu
oyalanmakta ekonomi kötüye gittiği için fiyatlar
yükselmekte, tüketicinin itirazını etiketlerdeki
artışlardan uzaklaştırmak için yerli üretim etiketi
uygulaması devreye sokularak tüketici oyalanmaya
çalışılmaktadır. Gıda maddelerinde ki fiyat artışları
ortalaması yüzde 20-30 civarında iken tüketicinin evine
götürecek gıda maddesi miktar olarak azalırken, açlık ve
yoksulluk yaygınlaşırken, bizler yerli üretim logoları
ile avutulmaya çalışılıyoruz. Yurt dışından gemilerle
getirilen bakliyat, Türkiye’de naylon ambalaja girdi
diye yerli üretim oluyor. Baksak, naylonu bile yurt
dışından geliyor, ambalajın kartonu bile ithal, üzerinde
yerli üretim yazıyor
Tüketicinin sağlığını tehdit eden gıda’da hile ve tağşiş
yapanlara mutlaka ağır hapis cezası uygulamasının
yaygınlaşması gerekmektir. Geçtiğimiz eylül ayında
ayçiçeği yağında hile yapan bir üreticiye 13 ay hapis
cezası verildi, bu tür uygulamaların
yaygınlaştırılmasını istiyoruz. Aynı suçu 22 defa
işleyip 20 bin lira ceza ödeyip kurtulan ve aynı suça
devam eden hileli gıda takviyesi üreten kişiler var.
Türkiye’de et fiyatları artarken, özellikle domuz
çiftliklerinin sayısı artmakta ve domuz etinin hile ve
tağşiş ile vatandaşa yedirildiği istatistiklere
yansıyor. Daha önce Gıda’da hile yapan firmaların et
konusundaki hilelerine baktığımızda tek tırnaklı yani at
eşek veya tavuk eti karıştırılması olarak gördüğümüz
hile, en son yapılan 23 Mart 2018’deki bakanlık
denetimlerinde 6 firmanın ürününde domuz eti
karıştırılması olarak ortaya çıktı. Et fiyatlarındaki
pahalılık, denetim eksikliği hilekarların vatandaşa ucuz
domuz etini 70 – 80 lirada satmasına neden oluyor.
Yeni göreve başlayan her bakan, sebze ve meyvedeki aracı
sayısını azaltmak için demeçler veriyor. Sayın Faruk
Çelik ve ondan öncesinde de bu demeçleri vatandaşımız
çok dinledi. Şimdi ambalaj ve soğuk zincir ve yolda
oluşan fireleri önlemek için tedbirler alınsa da,
sonunda bunlarında ambalaj ve soğuk zincir fiyatları
tüketiciye ödettirilecek. Gıda da aracıların kimler
olduğu, devlete ait sera arazilerinin kimlere verildiği,
bu arazilerin hangi üreticiye kaça kiralandığı
araştırılsa, ve hallerde ki maksimum kar marjı yüzde
8’den aşağı çekilse ve meyve ve sebze nakliyesinde
kullanılan kamyona verilen mazottan vergi alınmasa sebze
ve meyvede fiyat enflasyonu önlenecektir.
Üç yıl önce Türkiye’de Palm yağı skandalı patlak vermiş,
Tarım ve Orman Bakanlığının bir araştırma komisyonu
kurarak kamuoyunu bilgilendireceği o dönemin bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından açıklanmıştı. Ancak aradan
geçen üç bakan olmasına rağmen palm yağının kanserojen
etkileri konusunda bakanlık bünyesinde kurulan
komisyonun kararları halka açıklanmamıştır. Bu
komisyonun çalışmalarının ivedi olarak açıklanmasını
tüketici sağlığı açısından önemli buluyoruz.
Sonuç olarak Gıda ve tarımda dışa bağımlılık devam
ettiği, halkın güvenli gıdaya ulaşmasının sağlanamadığı,
tüketicilerin alım gücünün iyileştirilmediği sürece
yoksulluk ve açlık ile mücadelenin başarıya ulaşması
mümkün değildir.
Bilinmeli ki; Meslek odaları, üretici ve tüketici
örgütleri, konusunda uzman bilim adamları ve devlet
yetkililerinin bir araya gelerek, ortak akıl ile
belirleyecekleri politikaların uygulanması sonucu sıfır
açlık ve güvenli gıdaya ulaşım her zaman mümkündür.
Saygılarımızla
Basınımıza ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Aziz KOÇAL
Genel Başkan
BASIN AÇIKLAMAMIZIN
İNTERNETTEKİ YANSIMALARI
https://www.evrensel.net/haber/363719/vatandaslarin-yuzde-20si-aclik-sinirinin-altinda
https://www.baskentgazete.com.tr/ekonomi/gidadaki-hile-ve-tagsise-agir-cezalar-verilmeli/haber-15677
|